KALKINMA AJANSLARI
A. SUBSİDİYARİTE İLKESİ VE KALKINMANIN
DEĞİŞEN ANLAMI
Bir ekonominin tam istihdamı ve kaynak
dağılımında etkinliği sağlama sorunlarını çözmesinin yanı sıra, ekonomik büyüme
ya da ekonomik kalkınmayı da sağlaması beklenmektedir. Ekonomik büyüme ve
kalkınma kavramları genellikle birbirleri yerine kullanılmakla birilikte,
içerik olarak birbirlerinden farklıdırlar. Ekonomik büyüme, bir ülkede, üretim
kapasitesinin ve üretimin artışı yoluyla ulusal gelirin artışını ifade eder.
Ekonomik kalkınma ise; ekonomik gelişme yerine kullanılan bir kavramdır.
Ekonomik gelişme, bir ülkedeki kişi başına düşen ulusal gelirdeki artışın yanı
sıra, söz konusu ülkenin ekonomik ve sosyo-kültürel yapısındaki değişmeleri de
içermektedir. Bu bağlamda büyüme kavramı gelişmiş ülkeler için kullanılırken;
kalkınma kavramı gelişmekte olan ülkeler için kullanılmaktadır.
XX. yüzyılın son çeyreğinde ortaya
çıkan teknolojik ilerlemeler ve üretim sistemlerindeki değişmelerle beslenen
küreselleşme, yönetimsel boyutta bölgeselleşme ve yerelleşmeyi de gündeme
getirmiştir. Bu bağamda uluslar arası, ulusal ve yerel düzeylerde yönetimden
yönetişime doğru bir değişim gerçekleşmekte, kurumlar ve kuruluşlar arasındaki
işbirlikleri her geçen gün yaygınlaşmaktadır. Bu gelişmelere paralel olarak,
ulusal kalkınma çabalarının yanı sıra bölgelerin ve kentlerin kalkınmasına
yönelik stratejilerin yerel düzeylerde belirlenmesi özel bir önem
kazanmaktadır.
Küreselleşme süreci ile birlikte
yaşanan bölgeselleşme ve yerelleşme süreçleri, devletin merkezi gücünün ve
bürokrasi anlayışının sorgulanmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda da ulus
devletin yetkilerinin bir kısmının uluslar arası örgütlere bir kısmının da
yerel örgütlere devredilmesi öngörülmektedir. Bu gelişmeler, merkezi ve yerel
düzeylerde temsil sorunlarının yaşandığı bir ortamda, katılımcı demokrasinin
desteklendiği, uygulamaya yönelik kurumlara ve kurallara olan gereksinmeyi
arttırmaktadır. Küreselleşme ortamında hiyerarşi ve bağımlılık unsurlarına
karşı çıkışa paralel olarak, subsidiyarite ( zirveye rağmen tabanı tercih etme
) ilkesinin ön plana çıkmaktadır.
Subsidiyarite, hizmetlerin halka en yakın düzeyde
gerçekleştirilmesi ve daha üst kademelerin ancak alt kademeler bu hizmetleri
yerine getirememesi halinde devreye girmesini ön gören bir ilkedir. Esnek bir
yapıyı içeren subsidiyarite ilkesi, bir eğilime işaret etmekle birlikte,
uygulama konusunda açık kapılar bırakarak yere ve zamana göre değişiklikler
gösterilebilmesine olanak tanımaktadır. Subsidiyarite’nin içerdiği hükümler ve
kurallar, birer idealdir ve ulaşılması gereken hedefleri tanımlamaktadır. Bu
hedeflere ulaşmak için mevzuatın ve uygulamaların bu ilkeye uygun hale
getirilmesi gerekmektedir.
Subsidiyarite ilkesi, hizmetlerin
halka yakınlaştırılmasının yanı sıra, kararlara halkın katılımının sağlanmasını
da içermektedir. Bu bağlamda, üst kademelerin alt kademelere özerkliliklerini
özendirici destek vermesinin yanı sıra yerel birimlerin karar verme
yetkilerinin genişlemesini hedeflemektedir. Böylece her hizmetin merkezden planlanmasının
ve finanse edilmesinin önüne geçilmek
istenmektedir. Her hizmetin etkin ve verimli yürütüleceği kademece yerine
getirilmesiyle, hizmetlerde etkinlik ve verimlilik amaçlanmaktadır. Özetle
subsidiyarite ilkesi, hizmetlerin olabildiği ölçüde halka yakın birimlerce
yerine getirilmesini, hizmetlerin etkinlik ve verimliliği sağlayan kademeler
tarafından yerine getirilmesini ve halkın karar mekanizmalarına katılımının
artırılmasını içermektedir.
Günümüzde bir yandan yönetim
anlayışında değişimler yaşanırken, diğer yandan kalkınma anlayışında da
değişimler yaşanmaktadır. Bu değişim sürecinde, merkezi yönetimin aktif rol
oynadığı geleneksel, bürokratik ve merkeziyetçi kalkınma modellerinden, yerel
ve bölgesel aktörlerin belirleyici olduğu halkın katılımına dayanan kalkınma
modellerine bir yönelim bulunmaktadır. Küreselleşme sürecinin etkisiyle oluşan
bölgeselleşme ve yerelleşme süreçlerinin etkisiyle biçimlenen “ yeni bölgecilik
” anlayışı, bölgeler arasında karşılıklı etkileşim ve işbirliği bağlamında,
bölgelerin rekabet güçlerini arttırmasını hedeflemektedir. Bu kapsamda
geliştirilecek bölgesel kalkınma stratejilerinin; her bölgenin sosyo-ekonomik
özelliklerini, ekonomik performansını ve potansiyelini dikkate alan ve bu
potansiyeli harekete geçirecek, içsel büyümeyi teşvik edecek, dengeli
kalkınmayı ve tam istihdamı sağlayacak ve göçleri azaltacak biçimde olması
beklenmektedir. Yeni kalkınma anlayışı, karşılıklı bağımlılık, öğrenen
bölgeler, öğrenen kentler, sosyal sermaye ve rekabet gibi kavramları ön plana
çıkarmaktadır. Yeni süreçte bilgi ve teknoloji, kalkınmaya yön veren en önemli
unsurlar olmaktadır. Bu bağlamda ARGE etkinlikleri önem kazanmaktadır. ARGE
etkinliklerinin rekabet avantajı sağlayabilmesi için yerel birimlerin,
üniversiteler, teknoparklar ve araştırma kurumları ile işbirliği sağlaması
gerekmektedir. Nitekim bu etkinliklerin yerel ve bölgesel düzeylerde daha
başarılı bir biçimde yürütüleceği düşünülmektedir. Ayrıca yerelin küçük ve
esnek yapısı nedeniyle değişimlere kolayca ayak uydurabilmesinin bir avantaj
olduğu varsayılmaktadır. Yerel düzeyde ortaya konacak bilgilerin, yerelin
potansiyeline dayalı kalkınma ve rekabet stratejilerinin geliştirilmesinde
önemli olduğu ileri sürülmektedir. Yeni kalkınma anlayışında bilgilerin ve
stratejilerin oluşturulmasında, halkın katılımı büyük önem taşımaktadır.
Özetle günümüzde, yeni kalkınma
anlayışı bağlamında, bölgelerin kalkınma sürecinde kendi üstünlüklerini ortaya
çıkaracak bilgi teknolojilerinin sunduğu olanaklarla küresel anlamda rekabet
edebilmesine yardım edebilecek kalkınma modelleri ön plana çıkmaktadır. Bu yeni
kalkınma anlayışının ve modellerinin uzantıları olarak, bölgesel kalkınma
kurumları gündeme gelmektedir. Bu kurumların yerel ve bölgesel potansiyeli
harekete geçirecek, bütünleşik kalkınma ilkesini hayata geçirecek,
sürdürülebilirlik ve katılımcılık ilkelerini benimseyecek niteliklerde olması
beklenmektedir. Bu bağlamda kalkınma kurumlarının temel işlevi, bölgeye özgü
kalkınma stratejisinin geliştirilmesidir.
Bölgesel Kalkınma Ajansları, yukarıda belirtilen ilkeler ve uygulamalar
açısından dikkate değer kurumlardan birisi olarak gündeme gelmektedir.
B.
KAVRAMSAL OLARAK KALKINMA AJANSLARI
II.Dünya Savaşından sonra bölgesel
farklılıkların belirginleşmesiyle birlikte, bölgesel gelişmenin öneminin
arttığı görülmektedir. Bölgesel gelişmenin öneminin artmasına paralel olarak
bölgesel kalkınma ajansları, bölgesel kalkınmanın önemli bir aracı haline
gelmiştir. Dünyada ilk bölgesel kalkınma ajansı 1933 yılında ABD’de kurulan “
Tennesee Valley Authority ” dir. 1950’li
yıllarda Kuzey Amerika Ülkeleri, Avusturya, Fransa, İrlanda ve Belçika’da; 1960
ve 1970’lerde ise, Almanya, İngiltere, İtalya ve Hollanda’da kurulmuşlardır. Avrupa
Birliğinde ise, bölgesel kalkınma fonları sayesinde bölgesel kalkınma
ajanslarının sayısı ve etkinlikleri hızla artış göstermiştir. 1980’li yıllarda Yunanistan,
İspanya, Danimarka ve Finlandiya; 1990’lı yıllarda ise Bulgaristan, Slovakya,
Çek Cumhuriyeti, Estonya, Macaristan, Litvanya, Letonya, Polonya ve Portekiz’de
bölgesel kalkınma ajanslarının kurulduğu görülmektedir.
AB, kalkınma ajansı uygulamasına özel bir önem
vermekte aday ve üye ülkelere bölgesel politika açısından bir model olarak
önermektedir. AB’nin bölgesel politikalarının yürütülmesi ve bölgesel kalkınma
fonlarının kullanılması amacıyla bölgesel kalkınma ajansları tüm AB ülkelerinde
ve aday ülkelerde kurulmuştur. AB’ ye üye ve aday ülkeler arasındaki
gelişmişlik farkları bu ajanslar yoluyla giderilmeye çalışılmaktadır. Bu bağlamda,
AB’nin kalkınma anlayışının, bölgesel rekabete dayalı bölgesel kalkınma
anlayışı olduğu söylenebilir. Bu
bölgesel kalkınma anlayışında, kalkınma etkinlikleri sadece bölgeler arası
dengesizlikleri gidermeyi amaçlamamakta, aynı zamanda kalkınmanın bölgeler
arası rekabeti sağlayarak, bölgenin küresel ekonomi içinde yer almasını
sağlamayı amaçlamaktadır. Bu yeni kalkınma anlayışında, bölgesel kalkınma
ajansları önemli bir kurumsal yapı olarak önem kazanmaktadır.
Bölgesel kalkınma ajansları, yerel ve
bölgesel kuruluşların dışında olmak kaydıyla, kamu tarafından finanse edilerek
kalkınmayı sağlamak amacıyla oluşturulan bölgesel kuruluşlardır. Bölgesel
kalkınma ajansları farklı ülkelerde farklı yapılarda örgütlenseler de,
hedeflerinin bir birlerine yakın oldukları görülmektedir.
·
Bölgenin
yeni yatırımların odak noktası olması için, bölgenin tanıtımının yapılması;
·
Bölgenin
rekabet gücünün arttırılması;
·
Yabancı
yatırımcıların bölgeye çekilmesi;
·
Bölgeyle
ilgili olarak yatırımcılara ulaşım, alt yapı, iş gücü v.b konularda bilgi
sağlanması ve rehberlik edilmesi.
Bu hedefler bağlamında bölgesel
kalkınma ajanslarının beş temel alanda etkinlik gösterdiği görülmektedir:
·
Bölgenin
uzun vadeli kalkınma hedeflerinin belirlenmesi;
·
Finansal
yardım veya destek sağlanması;
·
Yeni
yatırım alanlarının ortaya çıkarılması;
·
KOBİ’lere
danışmanlık yapılması;
·
Sosyal
yapıdaki gelişmelere katkı sağlanması.
Özetle, bölge kalkınma ajanslarının
merkezi ve yerel yönetimlerden bağımsız olarak faaliyet gösteren, bölgenin
potansiyellerini harekete geçirerek sosyal, kültürel, ekonomik vb. alanlarda
kalkınmayı sağlamayı amaçlayan ve bölgeye özgü politikaları geliştirmekle
görevli kurumlar olduğu anlaşılmaktadır. Bölgesel kalkınma ajansları bu
görevlerini yerine getirirken, işbirliği ve katılımcılık ilkelerine dayalı
stratejik planlama etkinliklerinden yararlanması gerekmektedir.
C.
TÜRKİYE’DE KALKINMA AJANSLARI’NIN HUKUKİ VE KURUMSAL YAPISI
Türkiye’de bölgesel kalkınma
sorunlarına ilişkin ilk çalışmaların 1960’lı yıllara kadar gittiği
görülmektedir. Birinci plandan, sekizinci plana kadar, bölgeler arası
gelişmişlik farklarını kapatmayı amaçlayan politikaların ele alındığı
görülmektedir. Türkiye’de bölgesel kalkınma ajanslarının kuruluşuna ilişkin
çalışmaların, ülkenin AB’ne aday üyeliğinin tescil edildiği 1999 Helsinki
Zirvesinden başladığı görülmektedir. Nitekim AB’ne üye olmaya yönelik hedef ve
çabalar, Birliğin bölgesel politikalarına uyumu gerekli kılmaktadır. Birlik
politikası, bölgesel politikaları gerçekleştirmek amacı ile, bölgesel
istatistiklere gereksinim duymaktadır. Türkiye’de Avrupa Birliği Bölgesel
İstatistik Sistemine uyum amacı ile 28.09.2002 tarih ve 4720 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile ülke genelinde “ İstatistikî
Bölge Birimleri Sınıflandırması (NUTS ) ” tanımlanmıştır. Kararname’nin 4.
maddesinde, “ tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca; bölgesel istatistiklerin
toplanması, geliştirilmesi, bölgelerin sosyo-ekonomik analizlerinin yapılması
ve bölgesel politikaların çerçevesinin belirlenmesi gibi çalışmalarda, bu Karar
ile belirlenen istatistikî bölge birimleri sınıflandırılması esas alınacaktır ”
hükmüne yer verilmiştir.
Kararnameye göre 81 il Düzey III
olarak tanımlanırken, 81 il ekonomik, kültürel, sosyal ve coğrafi açılardan benzerliklerine
göre 26 adet Düzey II İstatistikî Bölge Birimine ayrılmıştır. Düzey II’ deki
birimler, benzer kriterler dikkate alınarak, 12 adet Düzey I İstatistikî Bölge
Birimine ayrılmıştır. Düzey II Bölgesel Birimleri bölgesel politikaların
oluşturulmasında temel düzey olarak kabul edilmektedir. Düzey I, temel sosyo-
ekonomik bölgeler olarak, Topluluk düzeyindeki bölgesel sorunların analizinde
kullanılırken, Düzey III’den ise, daha küçük birimler olarak, sorunları tespiti
ve bölgesel tedbirlerin alınması amacı ile yararlanılmaktadır.
Kalkınma Ajanslarının Kurulacağı Düzey–2
Bölgeleri:
TR10: İstanbul
TR21: Edirne,
Kırklareli,Tekirdağ
TR22: Balıkesir,
Çanakkale
TR31: İzmir
TR32: Aydın, Denizli,
Muğla
TR33: Afyon, Kütahya,
Manisa, Uşak
TR41: Bilecik, Bursa,
Eskişehir
TR42: Bolu, Düzce,
Kocaeli, Sakarya, Yalova
TR51: Ankara
TR52: Karaman, Konya
TR61: Antalya, Burdur,
ısparta
TR62: Adana, Mersin
TR63: Hatay,
Kahramanmaraş, Osmaniye
|
TR71: Aksaray,
Kırıkkale, Kırşehir, Niğde, Nevşehir
TR72: Kayseri, Sivas,
Yozgat
TR81: Bartın, Karabük,
Zonguldak
TR82: Çankırı,
Kastamonu, Sinop
TR83: Amasya, Çorum,
Samsun, Tokat
TR90: Artvin, Giresun,
Gümüşhane, Ordu, Rize, Trabzon
TRA1: Bayburt,
Erzincan, Erzurum
TRA2: Ağrı, Ardahan,
Iğdır, Kars
TRB1: Bingöl, Elazığ,
Malatya, Tunceli
TRB2: Bitlis, Hakkari,
Muş, Van
TRC1: Adıyaman,
Gaziantep, Kilis
TRC2: Diyarbakır,
Şanlıurfa
TRC3: Batman, Mardin,
Şırnak, Siirt
|
Kalkınma
ajanslarının kuruluşuna ilişkin düzenleme ise, 25.01.2006 tarihinde kabul
edilerek 08.02.2006 tarih ve 26074 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe
giren 5449 sayılı “ Kalkınma Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri
Hakkında Kanun ” ile yapılmıştır. Kanun’un1. Maddesi’nde kanunun amacı “ kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum kuruluşları
arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını
sağlamak ve yerel potansiyeli harekete geçirmek suretiyle, ulusal kalkınma
plânı ve programlarda öngörülen ilke ve politikalarla uyumlu olarak bölgesel
gelişmeyi hızlandırmak, sürdürülebilirliğini sağlamak, bölgeler arası ve bölge
içi gelişmişlik farklarını azaltmak üzere oluşturulacak kalkınma ajanslarının
kuruluş, görev ve yetkileri ile koordinasyonuna ilişkin esas ve usulleri
düzenlemek…” olarak belirlenmiştir.
Kanunun
3. ve 4. maddelerinde ise; Ajansların kuruluşu ve genel koordinasyonuna ilişkin
hükümler yer almaktadır. Bu hükümlere göre ;
·
Ajanslar, bölgeler esas alınarak, Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile
kurulur. Ajans merkezinin bulunacağı il, kuruluş kararnamesinde belirtilir.
·
Ajanslar, tüzel kişiliği haiz ve bu Kanunla düzenlenmemiş bütün
işlemlerinde özel hukuk hükümlerine tâbidir.
·
Ajansların ulusal düzeyde koordinasyonundan Devlet Planlama
Teşkilatı sorumludur.
Devlet Planlama Teşkilatı’nın görev ve
sorumlulukları şunlardır:
·
Bölgeler arası ve bölge içi gelişmişlik farklarını azaltıcı
tedbirleri alır; plânlama, programlama ve projelendirme konularında ajanslara
rehberlik ve danışmanlık yapar, plân ve programların uygulanmasını izler ve
değerlendirir.
·
Ajansların kurumsal performansları ile yürütülen programların
performanslarının ölçülmesine dair usûl ve esasları belirleyerek, bunların
değerlendirmesini yapar veya yaptırır.
- Bölgesel
gelişmeye yönelik iç ve dış kaynaklı fonların ajanslara tahsisi ile
bunların kullanımına ilişkin usûl ve esasları belirler.
- Ajanslar
arası işbirliğini sağlar ve ortak proje üretimini destekler.
- Ajansların
işlevlerini etkili ve verimli olarak yerine getirebilmesi için merkezî
düzeyde ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonu sağlar.
- Ajansların
yıllık çalışma programlarını onaylar.
- Yönetim
Kurulu tarafından, nitelikleri uygun kişiler arasında seçilen ve teklif
edilen ajans genel sekreterini onaylar.
- Plân
ve programlara, yapılacak yardım ve transferlere, personelin nitelik ve
istihdamına, bütçe ve muhasebe standartlarının kullanımına, faaliyet
raporlarına, izleme, değerlendirme ve denetime ilişkin esas ve usûller ile
yatırım destek ofislerinin çalışma esas ve usûllerini ilgili kamu kurum ve
kuruluşlarının görüşünü alarak belirler.
Kanunun 5. Maddesi’nde ise Ajansın görev ve yetkileri tanımlanmıştır.
- Yerel yönetimlerin plânlama
çalışmalarına teknik destek sağlamak.
- Bölge plân ve programlarının uygulanmasını
sağlayıcı faaliyet ve projelere destek olmak; bu kapsamda desteklenen
faaliyet ve projelerin uygulama sürecini izlemek, değerlendirmek ve
sonuçlarını Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığına bildirmek.
- Bölge plân ve programlarına uygun
olarak bölgenin kırsal ve yerel kalkınma ile ilgili kapasitesinin
geliştirilmesine katkıda bulunmak ve bu kapsamdaki projelere destek
sağlamak.
- Bölgede kamu kesimi, özel kesim
ve sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülen ve bölge plân ve
programları açısından önemli görülen diğer projeleri izlemek.
- Bölgesel gelişme hedeflerini
gerçekleştirmeye yönelik olarak; kamu kesimi, özel kesim ve sivil toplum
kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek.
- 4 üncü maddenin ikinci fıkrasının
(c) bendi çerçevesinde ajansa tahsis edilen kaynakları, bölge plân ve
programlarına uygun olarak kullanmak veya kullandırmak.
- Bölgenin kaynak ve olanaklarını
tespit etmeye, ekonomik ve sosyal gelişmeyi hızlandırmaya ve rekabet
gücünü artırmaya yönelik araştırmalar yapmak, yaptırmak, başka kişi, kurum
ve kuruluşların yaptığı araştırmaları desteklemek.
- Bölgenin iş ve yatırım
imkânlarının, ilgili kuruluşlarla işbirliği halinde ulusal ve uluslararası
düzeyde tanıtımını yapmak veya yaptırmak.
- Bölge illerinde yatırımcıların,
kamu kurum ve kuruluşlarının görev ve yetki alanına giren izin ve ruhsat
işlemleri ile diğer idarî iş ve işlemlerini, ilgili mevzuatta belirtilen
süre içinde sonuçlandırmak üzere tek elden takip ve koordine etmek.
- Yönetim, üretim, tanıtım,
pazarlama, teknoloji, finansman, örgütlenme ve işgücü eğitimi gibi
konularda, ilgili kuruluşlarla işbirliği sağlayarak küçük ve orta ölçekli
işletmelerle yeni girişimcileri desteklemek.
- Türkiye'nin katıldığı ikili veya
çok taraflı uluslararası programlara ilişkin faaliyetlerin bölgede
tanıtımını yapmak ve bu programlar kapsamında proje geliştirilmesine katkı
sağlamak.
·
Ajansın
faaliyetleri, malî yapısı ve ajansla ilgili diğer hususların güncel olarak
yayınlanacağı bir internet sitesi oluşturmak.
Kanuna
göre ajansların teşkilat yapısı ( madde 7 ) kalkınma kurulu, yönetim kurulu,
genel sekreterlik ve yatırım destek ofislerinden oluşmaktadır.
Bölgesel
gelişme hedefine yönelik olarak; bölgedeki kamu kurum ve kuruluşları, özel
kesim, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve yerel yönetimler arasında
işbirliğini geliştirmek ve ajansı yönlendirmek üzere kalkınma kurulu
oluşturulur. Kalkınma kurulu, illerin dengeli şekilde temsilini sağlayacak
yapıda, en fazla yüz üyeden oluşur. Kalkınma kurulu ajansların danışma
organıdır.
Yönetim kurulu, tek ilden oluşan bölgelerde vali, büyükşehir
belediye başkanı, il genel meclisi başkanı, sanayi odası başkanı, ticaret odası
başkanı ile kalkınma kurulu tarafından özel kesim ve/veya sivil toplum
kuruluşlarından seçilecek üç temsilciden; birden fazla ilden oluşan bölgelerde
il valileri, büyükşehir belediye başkanları veya büyükşehir olmayan illerde il
merkez belediye başkanları, il genel meclisi başkanları ve her ilden birer kişi
olmak kaydıyla ticaret ve sanayi odası başkanlarından oluşur. Ancak, birden
fazla ilden oluşan bölgelerdeki illerde; ticaret ve sanayi odalarının ayrı ayrı
kurulmuş bulunması halinde, yönetim kurulunda yer alacak temsilci Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu tarafından belirlenir. Ajansı,
yönetim kurulu başkanı temsil eder. Yönetim kurulunun başkanı validir. Yönetim
kurulu ilk toplantısında üyeleri arasından bir başkan vekili seçer.
Birden
fazla ilden oluşan bölgelerde yönetim kurulu başkanlığı; ilk yıl ajans merkezi
olarak tespit edilen ilin valisi tarafından, müteakip yıllarda illerin
alfabetik sırasına göre bölgedeki valiler tarafından birer yıl süreyle
dönüşümlü olarak yürütülür. Yönetim kurulu, ajansın karar organıdır.
Genel sekreterlik Ajansın icra organıdır. Genel sekreterliğin ve
yatırım destek ofislerinin en üst amiri genel sekreterdir. Genel sekreter
yönetim kuruluna karşı sorumludur.
Bölge
illerinde, yönetim kurulu kararı ile biri koordinatör olmak üzere, en çok beş
uzmandan oluşan yatırım destek ofisleri teşkil edilir. Yatırım destek ofislerinde
çalışan uzman personel sayısı, bölge ve ilin ihtiyaçlarına cevap veremez hale
geldiği takdirde bu sayı, yönetim kurulu kararı ve Devlet Planlama Teşkilatı
Müsteşarlığının onayı ile artırılabilir. Yatırım destek ofisleri görevleri ile
ilgili olarak genel sekreterliğe karşı sorumludur. Yatırım destek ofislerinde
yatırımcılara sunulan hizmetler tamamen ücretsizdir.
D.
TR 41 BİLECİK, BURSA, ESKİŞEHİR KALKINMA AJANSI (BEBKA)
Bursa
merkezli Bilecik, Bursa ve Eskişehir illerini kapsayan TR 41 Düzey 2 Bölge Kalkınma
Ajansının kurulması Bakanlar Kurulu’nun
14/7/2009 tarih ve 2009/15236 sayılı kararı ile kararlaştırılmıştır.
BEBKA Kalkınma Kurulu İlk toplantısını
25 Ağustos 2009’da Bursa’da yapmıştır.
Bursa’dan 49 Asil, 3 yedek;
Eskişehir’den 29 Asil, 3 yedek; Bilecik’den 22 Asil, 2 yedek üye olmak üzere
Toplam; 100 asil 8 yedek üyeli bir kuruldur.
BEBKA Yönetim Kurulu 12 kişiden oluşmaktadır;
3 ilin Valisi, 3 ilin Belediye ve/veya
Büyükşehir Belediye Başkanı, 3 ilin İl Genel Meclisi Başkanı, Bilecik ve Bursa
Ticaret ve Sanayi Odası Başkanları ile Eskişehir Sanayi Odası Başkanından
oluşmaktadır.Yönetim Kurulu Başkanlığını ise Ajans Merkezinin bulunduğu İl
Valisi Şahabettin HARPUT yapmaktadır.
Yönetim Kurulu Başkanlığı birer yıllık devreler halinde İl valilerince
yerine getirilecektir.
E.
GENEL DEĞERLENDİRME
Yukarıdaki açıklamalardan
da anlaşılacağı gibi; Kalkınma Ajansları, ulusal düzeyde DPT koordinasyonunda,
kendine özgü teknik ve finansman (bütçe) mekanizmasına sahip, kâr amacı
gütmeyen, çabuk karar alıp uygulayabilen, merkezi ve yerel idarelerin dışında,
kamu, özel sektör ve STK’ları bir araya getiren, tüzel kişiliği haiz, 5449
sayılı Kanunla düzenlenmemiş işlemlerinde özel hukuk hükümlerine tabi, bölgeler
(düzey 2 bölgeleri) esas alınarak Bakanlar Kurulu Kararı ile kurulan teknik
kapasitesi yüksek, uygulamacı olmayan, fakat destekleyici, koordinatör ve
katalizör olarak faaliyet gösteren kalkınma birimleridir.
Kalkınma
ajansları;
- Bölgesel gelişme uygulamaları ile
bölge planlarının etkinliğinin ve başarısının yükseltilmesini; bölgelerin
ülkemizin genel büyümesine, gelişmesine, refahına ve istikrarına
katkısının artırılmasını; sosyal uyum ve adaletin güçlendirilmesini ve
değişen küresel rekabet şartlarına adaptasyonun hızlandırılmasını
sağlayacak,
- Yüksek nitelikli personeli, esnek
kaynak ve istihdam yapısı ile kurum, kuruluş ve şahıslara sağladığı idari,
mali, teknik desteklerle başta girişimciler olmak üzere bütün yerel
aktörlerin kalkınma çabalarına katılımını teşvik edecek,
- Sağlayacağı proje ve faaliyet
desteklerinde kişi, kurum ve kuruluşların eş finansmana dayalı ortak proje
üretme ve yönetme kültürü ve yeteneğini geliştirecek; sahiplenme ve
işbirliği duygusunu güçlendirecek; bölgenin girişimcilik potansiyelini
harekete geçirecek ve sürekli olarak yükseltecek,
- Yerel potansiyeli, dinamikleri,
özgünlükleri, kaynak ve imkânları ortaya çıkararak harekete geçirecek ve
ulusal, uluslararası pazarlarda ekonomik, sosyal, kültürel birer değer
haline dönüştürecek;
- Sonuç olarak, hem ulusal, hem de
bölgesel-yerel düzeyde başta istihdam ve gelir olmak üzere ekonomik ve
sosyal göstergelerin iyileştirilmesine, bölgeler arası ve bölge içi
gelişmişlik farklarının azaltılmasına ve dolayısıyla ülkenin genel
refahının artırılması ve istikrarının pekiştirilmesine olumlu katkılar
sağlayacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder